Raporda, 2030 yılına kadar elektrikli araçların küresel pazar payının yüzde 86'sına ulaşacağı belirtiliyor

Raporda, 2030 yılına kadar elektrikli araçların küresel pazar payının yüzde 86'sına ulaşacağı belirtiliyor

Rapordaki veriler, dünyanın en büyük iki elektrikli araç pazarı olan Çin ve Kuzey Avrupa'nın bu artışa öncülük ettiğini, Norveç gibi ülkelerin %71'lik elektrikli araç pazar payıyla başı çektiğini gösteriyor. 2022'de Çin'in elektrikli araç pazar payı %27, Avrupa'nın %20,8 ve Amerika'nın %7,2 seviyesindeydi. En hızlı büyüyen elektrikli araç pazarları arasında Endonezya, Hindistan ve Yeni Zelanda yer alıyor. Peki bu artışı ne yönlendiriyor? RMI'nin raporu, ekonominin yeni itici güç olduğunu gösteriyor. Toplam sahip olma maliyeti açısından, içten yanmalı motorlu araçlarla fiyat eşitliği sağlandı ve küresel pazarların 2030 yılına kadar fiyat eşitliğine ulaşması bekleniyor. BYD ve Tesla, içten yanmalı motorlu rakiplerinin fiyatlandırmasıyla zaten eşleşti. Dahası, otomobil üreticileri arasındaki rekabet, yüzyılın sonuna kadar yeterli arzı sağlamak için yeterli elektrikli araç aküsü ve inşaat halindeki araç fabrikalarıyla bu değişimi hızlandırıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde, Biden yönetiminin Enflasyon Azaltma Yasası ve iki partili Altyapı Yasası'nın teşvikleri de bir fabrika inşaatı ve yeniden yapılandırma dalgasına yol açtı. Politika önlemlerinin yanı sıra, enerji yoğunluğu yıllık %6 oranında artmaya devam ederken, pil fiyatları 2010'dan bu yana %88 düştü. Aşağıdaki grafik, pil fiyatlarındaki katlanarak düşüşü göstermektedir.

Dahası, RMI "ICE çağının" sona erdiğini öngörüyor. Benzinle çalışan araçlara olan talep 2017'de zirve yaptı ve yıllık %5 oranında azalıyor. RMI, 2030 yılına kadar benzinle çalışan araçlardan gelen petrol talebinin günde 1 milyon varil azalacağını ve küresel petrol talebinin dörtte bir oranında düşeceğini öngörüyor. Bu, raporun olasılıklara dair iyimser bakış açısıdır. Çalışma gelecek hakkında cesur tahminlerde bulunurken, elektrikli araç benimseme oranlarının gelecekteki politika değişiklikleri, tüketici güvenindeki kaymalar ve sosyopolitik ve ekonomik farklılıklar gibi öngörülemeyen faktörler nedeniyle dalgalanabileceğini belirtiyor. Bu raporun doğruluğu garanti edilemez. Olasılıklara dair oldukça iyimser bir bakış açısıdır.